İhtiyaç fazlası şeker tüketiminin sağlıklı olmadığı bilinmektedir. Şeker ağırlıklı beslenmenin birçok hastalık ile ilişkisini gösteren sayısız çalışma vardır. Kanser de şeker ile ilişkisi incelenen hastalıklar arasında yer almaktadır.
Dünyada artmış obezite ve kanser sayısı ile bu konudaki çalışmalar da artış göstermektedir. Yaklaşık 400 milyon insan obez (vücut kitle indeksi >30) ve 2018 yılında yaklaşık 18.1 milyon yeni kanser vakası bulunmaktadır.
Şekerin kanserojen olup olmadığını incelemek için birçok çalışma yapılmıştır. Bazı çalışmalarda pozitif bulgulara rastalanmıştır fakat şeker ile kanser arasında direkt bir bağlantı olmadığı çalışmalarda vurgulanmıştır.
Şeker nedir?
Karbonhidratlar (şeker bileşikleri), yağlar ve proteinler gibi insan vücudu için elzem makro besin ögelerindendir. Şekerlerin başlıca amacı enerji vermektir. Şeker besinlerimizde en çok bulunan, yapıca karbon, oksijen ve hidrojenden oluşmuş organik bileşiklerdir. Bu üç elementin sayısına, birleşme düzenine ve insanın yararlanma durumuna göre çeşitli yapıda ve isimde şekerler vardır.
Şeker tüketimi ve kanser ilişkisini inceleyen çalışmalar
Şeker tüketimi ve kanser arasındaki ilişkisi için yapılan 69 farklı çalışmada meme, pankreas, prostat, testis, jinekolojik, akciğer, üst sindirim sistemi ve mesane kanserleri değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucuna göre herhangi bir kanserde şekerin rolü var denemedi. Bununla birlikte çalışmada, sükroz (çay şekeri) içerdiği bilinen kek ve bisküviyi yoğun bir şekilde tüketen kişilerde meme kanseri riskinin arttığı bulundu, fakat bu gıdalar oldukça yoğun bir şekilde yağ da içermektedir, bu nedenle bu risk artışı direkt şeker tüketimine bağlanmamıştır.
Ulusal Sağlık ve Beslenme Çalışması (NHANES-II) kapsamında 1989-1998 yılları arasında 47355 katılımcıya uygulanan retrospektif kohort çalışmada adölesan dönemde diyet tüketimi ve yetişkin çağda meme kanseri riski arasındaki ilişki incelenmiştir. Lise dönemleri boyunca besin tüketim alışkanlıklarına yönelik besin tüketim sıklık anketi uygulanmıştır. Çalışma sonucunda adölesan çağda tüketilen karbonhidrat ve fruktoz alımıyla meme kanseri arasında anlamlı ilişki gözlenmemiştir.
Diyetle şeker alımı ve pankreas kanser riski arasındaki ilişkiyi inceleyen bir başka prospektif kohort çalışma sonucunda, fruktoz alımı ile pankreas kanser riski arasında güçlü bir korelasyon saptanmıştır. Ayrıca BKI ≥25 kg/m2 olan ve düşük fiziksel aktiviteli bireylerde risk yüzdesinin arttığı belirtilmiştir (Michaus ve ark., 2002).
Şeker kanser ilişkisi net olmasa da yüksek glisemik indekse sebep olan gıdaları yoğun tüketmenin, ki bunların çoğu şekerli gıdalardır, fazla kilo, obezite ve diyabet gibi hastalıklara yol açtığı bilinmektedir. Obezite de başta kolon ve rahim kanseri olmak üzere, birçok kanser riskinin artışı ile ilişkilidir. Diyabetin kişiyi pankreas kanserine yatkın hale getirip getirmediği konusunda hala tartışmalar sürmektedir.
Şeker başlı başına kanser nedeni değil fakat obezite kanser nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.
Obezite ve Kanser
Şeker ve kanser sonuçları arasındaki doğrudan bağlantı yetersizdir ve birkaç kanser türü ile sınırlıdır. Diyet şeker alımı ve kanser ilişkisini araştıran çalışmalarda obezitenin kanser çeşitleri ile arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur. Çalışmalar gösteriyor ki artan vücut kitle indeksi, böbrek kanseri, meme kanseri, safra yolu kanseri, diffüz B hücreli lenfoma, endometrial (rahim) kanser, tiroid kanseri, kolorektal kanser ve meningioma gibi bir çok kanser türleri ile ilişkilidir. Hem obeziteyi oluşturan değişikliklerin hem yağ dokudan salınan maddelerin kanseri tetiklediği düşünülmektedir. Obezite, bağımsız bir kanser risk faktörü olarak görülmektedir.
Şeker tüketimi ne kadar olmalı?
Şeker tüketiminin sınırlı olması gerekir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) şeker eklenmesini veya şekerle tatlandırılmış gıdayı: yemeklerde, içeceklerde, şuruplarda, balda, meyve suyunda ve meyve suyu konsantrelerinde ki şekerle tanımlarken sebze-meyvelerdeki ve sütteki şekeri buna dahil etmiyor.
İngiltere Beslenme Bilimsel Komitesi yüksek şeker alımını yüksek kalorili diyetle ilişkilendirerek ikisinin de azaltılması gerektiğini vurgulamış ve eklenmiş şeker alımının günlük alınan enerjinin %5 ’in den az olması gerektiğini söylemiştir. Kanada Kalp ve İnme Vakfı buna ilave olarak kalp hastalıkları, felç, obezite, diyabet, yüksek kan şekeri ve kanser gibi hastalıklara karşı günlük diyetle alınan şekerin %5’in altında olmasını öneriyor.
Sonuç
Sağlıklı beslenmede çok fazla şeker tüketmeye yer yoktur. Mevcut bilimsel verilerle şeker kanser yapar denilemez fakat şekerin fazlası herkese zararlıdır. Sağlıklı beslenme kuralları çerçevesinde sadece kanser hastaları değil, kimse fazla şeker tüketimi yapmamalıdır. Normal miktarlarda tüketebilirsiniz. Sağlıklı bir diyette vücudun kendi gereksinimlerini karşılayabilmesi için yağ, protein ve şekerler gereken ölçülerde alınmalıdır.
Uzman Diyetisyen Aslıhan YILDIRIM